DUYURU 2021/169
İSTİNAF İNCELEMESİNİN YAPILMAMASI NEDENİYLE MAHKEMEYE ERİŞİM HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİNE İLİŞKİN ANAYASA MAHKEME KARARI
(Anayasa Mahkemesi, Başvuru Numarası: 2018/22162, Karar Tarihi: 15/6/2021)
Başvuru, davanın sonucuna etkili iddialar yönünden istinaf incelemesinin yapılmaması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
Anayasa Mahkemesi, yapılan değerlendirmeler sonucunda mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine, başvurucunun tazminat taleplerinin ise reddine karar vermiştir.
1. Başvuru Konusu Olay
❖ Çalışan, şehit yakını olup Sağlık Bakanlığına bağlı Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde taşeron firmalara bağlı işçi olarak 1/7/2004 tarihinde işe başlamıştır. Yaklaşık 11 yıl sonra başvurucu, şehit yakını kontenjanından memur olarak atanmaya hak kazanmıştır. Çalışan işten ayrılırken hizmet süresi 15 yıldan ve prim ödeme süresi 3600 günden fazladır ve bunu işten ayrılırken verdiği dilekçeye de eklemiştir.
❖ Başvurucu 15.10.2015 tarihinde, 11 yıllık hizmeti karşılığında kıdem tazminatı ödenmesine karar verilmesi istemiyle taşeron firma ile İdare aleyhine İş Mahkemesinde dava açmıştır. ❖ Davalı İdare, savunmasında kıdem tazminatından taşeron firmanın sorumlu olduğunu savunmuştur. Firma ise özetle başvurucunun memur olarak atandığı için iş sözleşmesini kendi iradesiyle sonlandırdığını, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını ileri sürmüştür. ❖ Mahkemenin Duruşmada Tutanağında, başvurucunun hizmet süresinin 15 yıldan, prim ödeme gün sayısının ise 3.600 günden fazla olduğunu belirten Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezinden alınan yazının dosyaya sunulduğu ve davalı tarafın bu yazıya cevap vermek için süre istediği belirtilmiştir.
❖ Mahkeme 4/5/2017 tarihinde davayı reddetmiştir. Kararda, taraflar arasında kıdem tazminatına hak kazanılıp kazanılmadığı hususunda ihtilaf bulunduğu ifade edilerek başvurucunun memur olmak için işten ayrıldığı ve iş akdini haklı nedene dayanmadan eylemli olarak feshettiği belirtilmiştir.
❖ Başvurucu istinaf yoluna başvurmuştur. Dilekçesinde, Mahkemenin emsal olarak gösterdiği Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararının güncelliğini yitirdiğini ifade etmiştir. Davasına emsal olabilecek Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin kararı ile Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin kararından bahsettikten sonra 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinin (5) numaralı fıkrası uyarınca sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak işten ayrıldığından kendisine kıdem tazminatı ödenmesi gerektiğini belirtmiştir. Başvurucu, dilekçesine hem Yargıtay kararlarını hem de Bağcılar SGM tarafından verilen yazıyı da eklemiştir.
❖ İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10/5/2018 tarihinde başvurucunun istinaf talebini kesin olarak reddetmiştir. Kararda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 357. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddianın dikkate alınamayacağı ifade edilmiştir. Gerekçede, başvurucunun ilk derecedeki yargılama boyunca 15 yıllık sigortalılık süresini doldurduğuna ve prim ödeme gün sayısının 3.600 günü geçtiğine dair bir beyanda bulunmadığı belirtilmiştir.
❖ Nihai karar, başvurucuya 21/6/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 19/7/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
2. Anayasa Mahkemesinin Değerlendirmeleri
❖ Bireysel başvurunun konusu, başvurucunun kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmayacağı meselesi değildir. Sonuçtan bağımsız olarak bu uyuşmazlığın çözümü sırasında başvurucunun adil yargılanma hakkının güvencelerinden etkili şekilde yararlanıp yararlandırılmadığı hususu bireysel başvurunun konusunu oluşturmaktadır.
❖ Başvurucu, ilk derece mahkemesindeki Duruşma Tutanağı’nı bireysel başvurusuna ekleyerek Bölge Adliye Mahkemesinin kabulünün dayanaksız olduğunu iddia etmekte ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Somut olayda başvurucunun istinaf talebi kabul edilmediğinden iddiaların adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan mahkemeye erişim hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
❖ Mahkeme kararlarının hukuka uygun olup olmadığına yönelik uyuşmazlığın çözümlenmek üzere bir yargı makamı önüne taşınması kanun yoluna başvurma olarak nitelendirilmektedir. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Adil yargılanma hakkı bir mahkeme kararına karşı üst yargı yollarına başvurabilmeyi güvence altına almamakla birlikte gerek suç isnadına bağlı yargılamalarda gerekse medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin yargılamalarda istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise bu kanun yolları yönünden de adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin sağlanması gerekir. Somut olayda istinaf başvurusunun esası incelenmeden reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına bir müdahale teşkil ettiği açıktır.
❖ Başvuru konusu olayda, yargılamayı yapan mahkemeler önündeki uyuşmazlığın çözümünde başvurucunun prim ödeme gün sayısı koşulu ile hizmet süresi koşulunu sağladığına dair Bağcılar SGM’ den alınan belgenin oldukça önemli olduğu anlaşılmaktadır. Bölge Adliye Mahkemesi de bu hususa vurgu yapmıştır. Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde, başvurucunun ilk derecedeki yargılama boyunca 15 yıllık sigortalılık süresi ve 3.600 günlük prim ödeme koşulunu sağladığına dair bir beyanda bulunmadığını belirtmiştir.
❖ İlk derecedeki yargılama sırasında 16/12/2016 tarihli Duruşma Tutanağında; başvurucunun hizmet süresinin 15 yıldan, prim gün sayısının ise 3.600 günden fazla olduğunu belirten Bağcılar SGM’ den alınan yazının dosyaya konulduğu ve davalı tarafın buna cevap vermek için süre istediği açıkça belirtilmiştir. Duruşma Tutanağı açıkça -Bölge Adliye Mahkemesinin kabulünün aksine- başvurucunun söz konusu koşulları sağladığına dair ilk derece aşamasında beyanda bulunduğunu ve delil sunduğunu göstermektedir.
❖ Somut olayda başvurucunun 6100 sayılı Kanun’un 357. maddesinde öngörülen yükümlülüğünü yerine getirdiği hâlde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından başvurucunun sorumluluğunu yerine getirmediğine dair kabulü, başvurucuyu istinaf kanun yolundan mahrum bırakmıştır. Söz konusu incelemenin yapılmaması nedeniyle uyuşmazlığın çözümü için esaslı nitelikteki iddia ve itiraz da derece mahkemelerince tartışılmamış, böylece başvurucu kusuru olmadığı hâlde orantısız bir yüke katlanmak zorunda kalmıştır.
❖ Uyuşmazlığın çözümünde etkili olan maddi vakıaların değerlendirilmesi, yorumlanması ve nitelendirilmesi derece mahkemelerinin takdirindedir. Bu bağlamda somut olayda başvurucunun kıdem tazminatından yararlanıp yararlanamayacağına ilişkin uyuşmazlıkta maddi vakıaların değerlendirilmesi, yorumlanması ve nitelendirilmesi ve dolayısıyla başvurucunun kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı yargı mercilerince değerlendirilecektir. Bireysel başvuruda incelenmiş olan husus başvurucuya kanunun tanıdığı istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılmamasının başvurucuya orantısız bir külfet yükleyip yüklemediğidir.
❖ Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
❖ Başvurucu ihlalin tespitine, yeniden yargılama yapılmasına ve 10.000 TL maddi tazminat ile 100.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
❖ İncelenen başvuruda istinaf incelemesinin yapılmaması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin Bölge Adliye Mahkemesi kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
❖ Mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesine gönderilmesini sağlamak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
❖ İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.(Bu yazının tamamını okumak ve Yayınlarımız’a abone olmak için tıklayınız.)