Davranışsal Muhasebe
Gülin GÜRGENÇ
S.M. Mali Müşavir
gulingurgenc85@hotmail.com
Bugünkü yazımın konusu, birey davranışı ile muhasebe ilişkisinin karmaşıklığı ve bireyde yarattığı duygu üstünden karar vermenin nasıl olacağı üzerinedir. Kıymetli okurlar, bu yazıda haddimi biraz aşacağım. Bu yüzden hoşgörünüze sığınıyorum. Aslında konu sanki mesleğimizi doğrudan ilgilendirmiyor gibi gözükse de, tıpkı diğer bilim dalları gibi “insanın olduğu her yer, bilim ve bilimsel çalışmanın yatak odasıdır”. Bu nedenle mesleğin biraz dışında gibi gözüken fakat bizimde mesleğimizi içine alan çok geniş bir konuya değinmeye çalışacağım. İşin uzmanlarının affına sığındığımı peşinen belirtmek isterim. Bazı teknik bilgiler şayet literatüre uygun değilse, merakımın ve heyecanımın birer hatasının sonucu olduğunu varsaysınlar. Bağışlasınlar. İktisat kavramı toplumda her ne kadar sayı bazlı bir bilim dalı gibi anlaşılsa da iktisat bilimi, “sınırsız ihtiyacın, sınırlı kaynaklarla karşılanmaya çalışılmasıdır.” Yani bize, rasyonel davranışımızın psiko-ekonomik yapımızla denkliğin sağlanmasını önerir. İşte tam da burada sözü edilen bilim ve alt dallarını sayılardan arındırarak, psikolojik durumun ekonomik gelişmeleri belirlemede büyük bir kıstas olduğunu anlatmaya çalışacağız.
Matematik karmaşık sorunların çözümünde etkin bir akıl yürütme yoludur. Ancak bazı teorisyenlere göre, matematiğin doğa bilimlerinde kullanıldığı gibi sosyal bilimlerde yaygın ve etkin bir şekilde kullanılması mümkün değildir. Çünkü birey davranışlarının sınırlı kalıplara oturtulmasının olanaksız olduğu gibi, insanoğlunun da matematiksel bir dille anlatılamayacak kadar karmaşık, eylem ve tutumları öngörülemez bir varlık olduğu yadsınamaz. Dolayısıyla ekonomik olguları ifade etmek için matematiğin yanında psikoloji ve sosyoloji gibi sosyal bilim dallarında da ihtiyacımız olacaktır.
Davranış nedir?
Yaygın kullanımda davranış, anlamlı harekete verilen addır. Davranışı hareketten ayıran temel faktör ise; davranışın, etkiye karşı “bilinçli tepki” olma özelliğidir ve mutlaka bir amaca yaslandırılmasıdır. Her bireyin davranışı doğrudan kendi ihtiyacına yöneliktir. Kişilerin yaşamı boyunca sergilediği bütün davranışlar birleşerek kendi motifini oluşturur. Bu itibarla davranışlar kişiliğin izdüşümüdür. En anlamlı, en gerçekçi ve en ayrılmaz birer yansımalarıdır.
Davranışın psikolojik tanımını kompleks bir yapı olan insan üzerinden yalın bir şekilde anlatmak mümkün değildir. Çünkü bazı uzmanlar davranışın oluşum sürecine, bazıları davranışın amacına, bazıları da her ikisine birden bakmaktadır. Psikolojik açıdan ortak yönleriyle birleşen davranış, canlıların gözlenebilen veya ölçülebilen “bilinçli” faaliyetlerinin tümü olarak özetlenir.
Burada davranışı açıklama sebebimiz konumuzun özünde yer alan ekonomi ile olan bağlantısıdır. Ekonomik psikoloji olarak anılan disiplin, insanın hem ekonomik hayatı içerisinde yaptığı davranışları daha iyi anlamaya, hem de sosyal hayatı boyunca karşılaştığı sorunların davranışlarını nasıl etkilediğini araştırıp bulmaya yönelik karma bir düzendir. Evet insan ihtiyaçları sınırsızdır ve bu ihtiyaçları karşılayacak sınırlı kaynakların üretimi, tüketimi ve bölüşümü gibi faaliyetler “ekonomi” ile düzenlenir. Ekonomik düzen insan davranışlarının incelenerek, sorun karşısında aldığı durumlar ile belirlenebilir.
Muhasebe nedir?
Muhasebe, finansal karakterli, para ile ifade edilebilen işlem ve olayların kaydedilmesi, sınıflandırılması, özetlenerek raporlar halinde sunulması ve yorumlanması ile ilgili bir sanat olarak tanımlanmaktadır. İşletmeler, finansal bilgiler vasıtasıyla ekonomik karar alma konumunda olan kişi ve kuruluşlara sistemli bilgi üretir ve bu üretim safhalarını muhasebe ile gerçekleştir. Kümüle edilmiş bilgi sistemi bilanço ve gelir tablosu gibi temel mali tabloların yanında çeşitli ek mali tablolar ile bunları yorumlayacak kişilere ve kurumlara sunulur. Günümüzde muhasebeye kendi çıkarları açısından taraf olanların sayısı ve çeşitliliği giderek artmıştır. Genel olarak; yöneticiler, işletme sahip ya da ortak ile hissedarları, çalışanlar, sendikalar, kredi veren kuruluşlar, devlet, alıcı ve satıcılar, halk… olarak sıralanır.
Özetle muhasebe reel sonuçlar ile standartları karşılaştırarak aralarındaki ilişkiyi göstermek, gelecekte yapılması düşünülen faaliyetleri planlamak için bilgiler vermek, işletmelerin aksayan yönlerini belirlemek, organizasyonu değerlendirmek, beklenen sonuçları göstermek ve kaçınılması gereken durumları ortaya koymak suretiyle yönetime yör veren bilgi sistemidir.
Davranışsal Muhasebeye Bakış
Kuşkusuz her bilim dalı insanı anlamaya, açıklamaya çalışır ve her bilim dalı yaşamımızın bir yönüyle ilgilidir. Biyolojik bir varlık olarak dünyaya gelen insanoğlu, doğumdan ölüme değin geçen sürede kendisini insan yapan bütün değerleri; nerede nasıl davranacağından, ne zaman ne giyeceğine, nelere üzülüp nelere sevineceğine, neleri nasıl tüketeceğine, hakkı, hukuku, adaleti çevresinden öğrenme yoluyla kazanır. Özcesi yaşam biçimini şekillendiren her şeyi öğrendiklerinin sonucu olarak biçimlemektedir.
Muhasebede tıpkı bu ekolojik yapı gibi tam anlamıyla bir denge sistemidir. Şöyle ki; iki tarafın eşdeş olduğu yani bir tarafta bir öbek pasif dururken, bir diğer tarafta da aynı ölçüde aktif varlıklar eşitliğin merkezini oluşturmak zorundadır. Genel itibariyle içerisinde matematik barındırdığı için somut bir bilim olarak algılanan muhasebe ve finansal faaliyetler, bilinçaltına yerleştiği şekilde salt olarak somut değil, soyut bir bilim dalıdır. Nitelerken somut ifadesini kullanma sebebim sayılar vasıtasıyla elde edilen verilerin “iki kere iki dört eder” deyimindeki kadar kesin ve net olmasıdır. Soyuttur çünkü yorumlanabilir olmasıyla birlikte, içinde bakış açısı barındırır.
Muhasebenin, işletmelerin finansal bilgilerinden yararlanarak ekonomik karar alma konumunda olan kişi ve kuruluşlara bilgi ürettiğinden bahsetmiştik. Bu bağlamda üretim safhasının vazgeçilmez paydaşı “insan” faktörüdür. Vazgeçilmez olarak ifade ediyor oluşum, günümüz koşullarında insanlıktan sonra dünyanın yeni hakimi olacağı iddia edilen “yapay zeka” ile makineler çok yetenekli hale gelmiş olsalar dahi, sayılar vasıtasıyla üretilen gerçekleri yorumlayıp karar aşamasına getirmek için kişilere ihtiyaç duyulmaktadır. “İnsan” belirli bir hareket tarzının lehinde ve aleyhindeki iddiaları düşünür ve birkaç alternatif üzerinde karara bağlar. Bu süreç sonunda kimileri doğru kararı verdiklerini düşünse de yanılgıya düşülmüş olunabilir. Çünkü insanlar veriler vasıtasıyla algıladıklarını yanlı değerlendirme eğilimindedirler ve yanlı değerlendirilen her şey nesnellikten çıkarak öznel davranışların sonuçları ile bizleri yüzleştirir.
Gelişerek değişen dünyada ekonomi, iktisat, muhasebe ve bunun gibi ağırlıkta sayılarla ilgilenen bilim insanlarının, içinde bulunulan zamana göre aktüel görüşler ortaya koyarak, davranış bilimlerinin bir birleşeni olan ve “Davranışsal Muhasebe” olarak anılan yeni bir sosyal bilim dalını ortaya çıkartmıştır.
Her birey, sahip olduğu bilgi ve tecrübe düzeyi, teknolojiyi kullanma kabiliyeti ve kültürel yapı gibi çeşitli konularda farklı özelliklere sahiptir. Bu durum aynı muhasebe verisini inceleyen iki kişinin birbirinden farklı yargılara varabilecekleri ile yakından ilişkilidir. Sözünü ettiğimiz davranışsal muhasebe, geleneksel muhasebenin aksine içinde bulunduğu koşullara göre şekillenerek “olması gereken” ile değil; davranışları ele almasından ötürü “olan ile” ilgilidir. Yani karar vericilerin katı bir yapıdan ziyade esnetilebilir ve her şeyin, içinde bulunduğu koşullara göre şekillenebileceğine vurgu yapmaktadır.
Globalleşen dünyada uygulama birliği sağlamak amacıyla ulusal ve uluslar arası standartlar geliştirilmiş olduğunu, enformasyon çağının sağladığı konfor ile hepimiz biliyoruz. Muhasebe alanında tek düzen ve ortak bir disiplin oluşturmuş bu standartlar, işletme yönetimine kararlarını verdirirken herkes için geçerli olan “kural bazlı” kavramlar bütününden biraz uzaklaştırarak, tartışma dışı bırakılma talebiyle birlikte “ilke bazlı” yaklaşımlara doğru yöneliş sağlamıştır. Böylelikle işletme yönetimine daha fazla söz hakkı tanınmıştır. Günümüz koşullarında sürekli değişen ekonomi ile birlikte, örgütlerin ve bireylerin bu değişime ayak uydurabilme becerilerinin önemini açıkça ortaya çıkmaktadır. Muhasebe ile ilgili birçok konuda işletme yönetimine yetki kullandırılması, yönetimi oluşturan bireylerin bilgi ve deneyim düzeyine göre finansal sonuçların farklılaşmasına neden olacaktır.
Sonuç
İnsan denilen varlığın psikolojik tanımını yapacak olursak muhtemelen elimizde birbiriyle çelişen onlarca tanım kalacaktır. Kendimce en kolay ve zahmetsiz olduğunu düşündüğüm tarif, insanın en çok yaşadıklarından çıkarım yaparak kendini tanımlamasıdır.
İfadesi bile kişiden kişiye değişirken, karar alma sürecinin odak noktası “insan” olduğu sürece davranış farklılıkları karar almada her zaman etkin olacaktır. Tahmin yapacak kişinin bilgi ve deneyim düzeyi muhasebe verilerinin ve dolayısıyla finansal tabloların oluşumunu etkileyecektir. Kısacası sosyal bir bilim dalı olan muhasebe her aşamada sayısal verilerin yanında insan davranışlarının da sonucunu yansıtacaktır.
Kaynaklar:
- Muhasebenin Felsefesi, Cemal KADAN, 2017
- Davranışsal İktisat, Deniz ÇEVİK, 2017
- Hukuk ve İktisat araştırmaları dergisi Cilt 9, No 2, 2017 ISSN: 2146-0817 (Online), Savaş DURMUŞ, Hülya AKBULUT
- Hukuk ve İktisat araştırmaları dergisi Cilt 4, No 2, 2012 ISSN: 2146-0817 (Online), Yeşim CAN
- Davranışsal Muhasebe: Kuramsal Yaklaşım, Beyhan MARŞAP, Pınar OKAN GÖKTEN